Hindistan, dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi. Ekonomik durumları ne kadar iyi olsada bu kadar çok insana yetecek kadar iyi değiller. Bu yüzden çıktığınız her mağazada, gezdiğiniz her yerde sizi yüzlerce metre takip edip birşeyler satmak isteyen fiyat son noktaya kadar başlangıcın 6'da 1'ine inen bi alışverişten bahsediyorum. Bu gerçekten Hindistan'nın inanılmazlığını anlatmak için gösterdiğim abartılı bi örnek değil. Az bile söyledim. Bazen 10'da 1'ine düştüğü bile oluyordu. Bu yüzden sizde sürekli büyük dramalar sergiliyorsunuz. Beğenmedim, ı-ıh şurayı biraz kirlenmiş mi? kumaşı biraz kalitesiz mi? Bu fiyata mümkün değil bunu almam derseniz. İşte o zaman çok ama çok uygun fiyatlara alışveriş yapabilirsiniz. Aynı şey ulaşım konusunda da geçerli... İşte bu güzel satıcılardan birkacını sizlerle paylaşmak istiyorum.
İşte durum böyle olunca sizde onları geri çevirirken içiniz ne kadar burkulsada Hindistan'nın tümünün böyle insanlarla dolu olduğunu hatırlıyorsunuz.
Yemeklere gelince... Dünyanın birçok ülkesinde kendi damak zevkinize uygun yemekler bulmanız mümkün. Avrupa ülkerinin hepsinde şansınız yaver giderse bir Türk restorantı bile bulabilirsiniz. Fakat Hindistan gibi Asya ülkerinde bu durum gerçekten zor bir hal alıyor. Çünkü nereye giderseniz gidin (bunlara ünlü yemek zincirleri de dahil) baharat ve acı olmadan bir yemek bulmanız imkansız denebilir. İlk 5 günden sonra midem tamamen bu yemekleri almayı reddetti ve gerçekten zor zamanlar geçirdim. Ben ki acıların acısı yemekleri göz yaşları içinde yiyebilen bir insan olarak Hindistan yemekleriyle yarışamadım. Acının yanı sıra müthiş baharatlı yemekler aynı zamanda. Siz satıcıya ''Bunlardan hangisi acısız?'' diye sordugunuzda sizin için mutlaka bi secenekleri oluyor. Fakat siz o yemeğin tadına baktıgınızda aslında 'onlara göre acısız' oldugunu anlıyorsunuz. E hal böyle olunca ben de ekmek ve su ikilisiyle dolu haftalar geçirdim. Buyrun Hindistan mutfagından..
Turla gitmek birşey değiştirir miydi? Bilmiyorum. Fakat ben yalnız seyahat ettiğim için sürekli yemekler konusunda sürekli hüsrana uğradım ve asla doydum diyemedim. Bu arada unutmadan çatal, kaşık bulmak çok zor. Bıçağın icadından haberleri olduğundan bile şüpheliyim.
Herhangi bir problemde sorumlu olmak istemiyorum ama Hindistanlı insanlar çok cana yakın:) yanii fazla cana yakınlar.. :)
Fakat bunun en güzel yanı onların fotoğraflarını çekebilirsiniz. Buna hiçbir tepki vermiyorlar. İzin isterseniz de mahçup bi tavırla kabul ediyorlar. Bazıları bunun için para istiyor fakat 10rupi kadar. Yani Türk Lirasıyla 50 kuruş kadar falan olmalı.
Elbette yaşayış tarzlarına saygı duydum. Fakat size orada tanıştığım bir Hindu ile aramda geçen sohbeti paylaşmadan geçemicem...
Ben: E yani şimdi ben bu ineklerden birine zarar versem ne olur?
Hindu Rohit: Eğer polis zamanında gelmezse, ki asla zamanında gelmez, seni linç ederler. Yani sana doğru geliyorsa boynuzlarından tutup yolundan cekebilir, sırtına vurup gönderebilirsin ama bundan fazlası senin için tehlikeli olur.
Ben: Aslında bizde inekleri çok seviyoruz Türkiye'de:))
Sokaklardaki insan dışındaki canlılara gelirsek... (milyonlarca mikrobik organizmalar hariç) sizleri bu görüntülerle baş başa bırakıyorum..
Hindistan'ı hem bir Sanat Tarihçisi olarak hem de bir turist olarak tebrik etmem gereken en önemli konuysa tarihi eserlere verdikleri önemdir. Ülkenin her tarafı ciddi anlamda bakımsızken, tarihi bi alanın etrafı çok güzel ve temiz olarak korunmuş. Bu konuda bizim ülkemizi geçip Avrupalı ülkelerle yarışır durumda. Şöyle ki Taç Mahal'e ayakkabılarınızla girmeniz yasak. Kumaştan yapılma bir galoşla girmelisiniz. Bu sadece Taç Mahal'in içi için geçerli olan bi kural değil. Bahçede de bu şekilde gezmek zorundasınız. Bunun sonucu olarakta harika korunmuş bi eser sizi bekliyor. Yeni Delhi'ye yaklaşık 4 saat uzaklıktaki Agra şehrinde..
Elbette Red Fort ve Kutup Minarı da sizlerle paylaşıcam. Buyrun...
Ayrıca ekstra olarak Hindistan'a seyahet edecekler için paylaşmam gereken bir kaç bilgi var...
Dişlerinizi fırçalarken ağzını gargara yaptıktan sonra dişlerinizi tekrar fırçalamak isteyebilirsiniz çünkü suyun alıştığımızın aksine gerçekten acı ve değişik bir yanı var.
Sigara kullanıyorsanız ve bir bayansanız görünür alanlarda sigara içmek insanların size kötü gözle bakmasına, sizi 'kötü' bir kadın olarak algılamasına sebep olacaktır.
Hava her daim sisli. Bazı akşamlar sigara dumanınızı fark edemeyebilirsiniz.
Gidilecek ayları bilmiyorum ama gidilmeyecek ay kesin olarak Temmuz. Cünkü inanılmaz bir sıcak.
Sert bir şekilde 'Hayır!' demeyi mutlaka öğrenin...
Ve benim Hindistan için bir tanımlamam olarak ''Herşeyi fazla ülke''...
Son olarak... Hindistan'ı görmeden ölmeyin.
Hindistan ve diğer blog yazılarım hakkında bilgi almak ve paylaşacaklarınız için lütfen bana yazmaktan çekinmeyin.
zerepcanilayda@gmail.com
Sevgilerle!
İlayda Zerepcan